Uluslararası Af Örgütü: Filistin’in “güvenli” bölgesine harekat başlatan İsrail ordusu sivillerin güvenliğini sağlamalı

Uluslararası Af Örgütü (UAÖ),  İsrail ordularının Filistin’in Refah kenti doğusundaki askeri operasyonlarını açıklaması ve bu bölgede yaşayanlara ‘tahliye emri’ verilmesine ilişkin bir açıklama yaptı. “İsrail işgalci güç olarak, uluslararası hukuka göre koruma altında olan işgal altındaki Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin güvenliğini sağlamaktan sorumludur”  ifadeleri kullanılan açıklamada, tüm devletlerin İsrail’in Refah’taki kara operasyonlarını durdurması ve insani yardımların engelsiz erişimini sağlaması için baskı yapması gerektiği vurgulandı.

Bu harekatın Filistin halkına yardım gönderilen güvenlik hattının bloke edildiğinin altını çizen Uluslararası Af Örgütü Araştırma, Savunuculuk, Politika ve Kampanyalar Direktörü Erika Guevara-Rosas şunları kaydetti:

“İsrail ordusunun Refah’ın doğusuna yönelik kara saldırısına başlamasına yalnızca 24 saat kala yayınladığı son ‘tahliye’ emri, güney kentindeki yoğun bombardımanın hemen ardından geldi. İsrail aylardır Refah’ta, Gazze’deki Filistinlilerin tarifsiz ızdırabını daha da artıracak geniş çaplı bir kara harekatı başlatacağı tehdidinde bulunuyordu.

Tüm devletler, İsrail’e, Refah’taki kara operasyonlarını acilen durdurması ve Uluslararası Adalet Divanı’nın 28 Mart 2024’te yinelediği üzere soykırımı engelleme yükümlülüğü gereğince insani yardımların engelsiz erişimini sağlaması için baskı yapmalıdır.

“Kritik yaşam hattı bloke edildi”

Böylesi bir harekatın siviller üzerindeki feci etkilerini şimdiden gösteren zalimane ve insanlık dışı bir hamleyle, İsrail tankları Refah sınır kapısının Filistin tarafında bir kara saldırısı başlatarak, halihazırda açlık ve soykırım tehdidiyle karşı karşıya olan halka insani yardım ulaştırılması anlamına gelen kritik yaşam hattını bloke etti.

Tüm devletler, İsrail’e, Refah’taki kara operasyonlarını acilen durdurması ve Uluslararası Adalet Divanı’nın 28 Mart 2024’te yinelediği üzere soykırımı engelleme yükümlülüğü gereğince insani yardımların engelsiz erişimini sağlaması için baskı yapmalıdır.

“İsrail ordusu, halkın güvenliğini sağlayamadığı sürece ‘tahliye etme’ emrini geri almalıdır”

Ayrıca, İsrail ordusu halkın güvenliğini güvenceye alamadığı sürece sivillere yönelik Refah’ın doğusunu ‘tahliye etme’ emrini iptal etmelidir. Bu da İsrail’in yedi aydır Gazze Şeridi genelinde aralıksız sürdürdüğü yoğun askeri saldırılar altında zaten mümkün görünmemektedir.

Ordunun attığı broşürlerde sivillerin taşınması için önerilen genişletilmiş ‘güvenli bölgeler’, güvenli ve insan onuruna yakışır bir yaşamın en temel standartlarından yoksundur. Gazze’de yaşayanların gitmelerinin istendiği Han Yunus’taki bazı bölgeler, İsrail bombardımanları nedeniyle halihazırda devasa bir tahribata uğradı ve yaşanmaz hale getirildi. Bir kez daha bulundukları yeri ‘tahliye etmeleri’ istenen bölge sakinleri Ekim 2023’ten beri zaten defalarca yerinden edildiler.” 

“Filistinliler insandır, satranç tahtasındaki piyon değil”

“Gazze’deki Filistinli siviller insandır; satranç tahtasında İsrail yetkililerinin keyfine göre yerleri değiştirilecek piyonlar değildirler.” diyen UAÖ’nün araştırmacısı, Rosas, ” İsrail ordusunun daha önce güvenli olarak tanımladığı bölgelere saldırmasıyla, yerinden edilen sivillerin Gazze’nin herhangi bir yerinde güvende olduğu düşüncesinin bir yanılgıdan ibaret olduğu kanıtlanmıştır” ifadelerini kullandı. 

İsrail’in uluslarası hukuka göre koruma altında olan işgal altındaki Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin güvenliği sağlamakla yükümlü olduğunun altını çizen Rosas, “Hayatta kalabilmeleri için gerekli hizmetleri ve malzemeleri ulaştırmak da buna dahildir. İsrail bunu yapmakta defalarca başarısız olmakla kalmadı, 2007’den beri bu tür hizmetlerin Birleşmiş Milletler bünyesindeki insani yardım kuruluşları ve uluslararası yardım örgütleri tarafından Gazze’nin sivil halkına ulaştırılmasına engel olmaya da devam etti” dedi.

Erika Guevara-Rosas sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Uluslararası insancıl hukukun gerektirdiği üzere, bölge sakinlerinin güvenliğinin ve Gazze Nehri’nin kuzeyindeki bölgeler de dahil evlerine güvenli bir şekilde geri dönebilmelerinin güvence altına alınmadığı bir durumda, tekrar tekrar çıkarılan tahliye emirleri uluslararası hukuka göre hukuksuzdur ve zorla yer değiştirme kapsamına girebilir. Yalnızca tüm tarafların katıldığı acil ve kalıcı bir ateşkes kitlesel sivil ızdıraba son verebilir ve uluslararası hukukun evrensel değerine olan inancı bir nebze de olsa tamir edebilir.”

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir