Fehmi Koru: Deva ve Gelecek partilerinin birinci seçimin “sürpriz partileri” olmasını bekleyenler çok, ben de onlardanım

Fehmi Koru*

Seçim geçtiğimiz pazar günü yapılmış olsaydı sandıktan nasıl bir sonuç çıkabileceğini iddiada zorlanmıyorum. MetroPoll araştırma şirketinin bu yazının sonuna yerleştireceğim anket sonucu benim de hislerime yanıt veriyor: AK Parti (29.6 – 36.5) ile MHP (6.7 – 8.2) birlikteliği en az %37.3 ile en fazla %45’e yakın bir oy alabilecek; buna karşılık, CHP (20.0 – 24.7) ile DÜZGÜN Parti (9.1 – 11.2) ve ‘6’lı masa’nın öbür paydaşlarının (2.3 – 3.0) toplam oyları %40’ı bulamayacaktı (31.4-38.9). Sonuçta HDP’nin (10.3 – 12.7) seçimin akabinde alacağı hal iktidarı belirleyecekti.

[Parantez içerisindeki birinci sayı kararsız (9.2), protesto oy (3.9) ile karşılıksız (6.0) olduklarını beyan eden seçmenler dışarıda tutularak ortaya çıkmış, ikinci sayı ise o seçmenlerin partilere oransal olarak dağıtılmasıyla elde edilmiştir. Gerçeğe yakın oranların, şu sıralarda seçim yapıldığı takdirde, o iki sayı ortasında bir yerde gerçekleşebileceğini düşünüyorum.]

Bildiğiniz üzere geçen hafta sonu seçim yapılmadı.

Zamanı gelip seçim yapıldığında sandıktan çıkacak tablo halkın o güne ilişkin tercihlerini yansıtacaktır.

O güne kadar iktidar ve muhalefeti oluşturan ittifakların partileri halkı kendilerinden yana oy kullanmaya teşvik etmek için ellerinden geleni yapacaktır.

Her iki ittifakta yer alan partiler bu yolda önemli uğraş gösteriyorlar esasen.

Dikkatler daha çok cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinde ağırlaştığı, ittifaklardan biri şimdi adayının kim olacağına karar vermediğinden bahis spekülasyonlara yol açtığı için, ülkeyi kimin yöneteceği -yani Meclis’in mümkün yapısı- ile pek ilgilenilmiyor.

Oysa o bahis da en az cumhurbaşkanının kim olacağı kadar değerli.

İlk sorum şu:

DEVA ve Gelecek partilerinin kamuoyu yoklamasına yansıyan oy oranları gerçeği tam yansıtıyor mu?

Daha evvelki aylarda bu iki partinin oyları kasım ayında karşımıza çıkandan daha yüksekti. DEVA Partisi %3 oranını görebilmiş, Gelecek Partisi de şimdikinden çok daha yüksek oranda oy alabileceği kanaatini uyandırabilmişti.

İki partinin idare kademesinde yer alanlar ise, görüştüğümüzde, kendilerinin yaptırdıkları araştırmalarda benim gördüğüm anket sonuçlarından daha yüksek oranlar bulunduğu iddiasındaydılar.

Muhtemeldir ki, onlar sonuçlarını aktardığım araştırmanın sonucunu beğenmeyeceklerdir.

Ancak tekrar de bu iki partinin çıkışlarında bekledikleri -ve beklendiği- kadar bir ilgiyi şimdilerde göremediklerini söylemek mümkün.

Neden sanki?

DEVA Partisi kurucu takımında, genel lider Ali Babacan’dan başlayarak, AK Parti’nin sadece partinin taraftarlarınca değil ona oy vermeyenlerce de ‘başarılı’ yahut ‘kısmen başarılı’ bulunduğu periyotlarda kıymetli misyonlarda bulunmuş isimler var.

Bugün en fazla şikayet edilen ekonomik külfetlere yol açan yanlış kararlar Ali Babacan’dan sonra onun vaktiyle sürdürdüğü vazifesi üstlenmiş olanlara ilişkin.

Hiç değilse bu sebeple DEVA Partisi’ne ilgi duyulması gerekmez mi?

Gelecek Partisi’nin genel lideri Ahmet Davutoğlu da AK Parti iktidarında bir devir başbakanlığı üstlenmişti. Onun başında bulunduğu son devirde, AK Parti, seçimde her iki seçmenden birinin oyunu alma muvaffakiyetini göstermişti.

O seçmen kitlesinin bir kısmının Davutoğlu kurunca partisine ilgi göstermesi beklenmez mi?

Gerekirdi ve beklenirdi, lakin kamuoyu araştırmalarına -hiç değilse benim görebildiklerime- bakılırsa, her iki siyaset adamının partilerine ilgi beklendiğinden daha az.

Üstelik, kendilerinin ayrılmalarından sonra AK Parti’nin manzarasında önemli bozulmalar olduğu da bir gerçek. AK Parti’nin siyaset lisanı bile olumsuz biçimde değişti. Toplumu yakından ilgilendiren çabucak her bahiste gerilemeler ve bozulmalar yaşanıyor.

İçeride de dışarıda da…

Normal bir akıl yürütmeyle, hiç değilse bir kısım AK Parti seçmeninin, evvel bir müddetliğine ‘kararsız’ kalsalar bile sonunda bu iki partiden birine seçmen yazılması beklenir.

Öyle olmadığı anlaşılıyor.

Bir noktaya daha işaret etmem koşul:

Babacan ve Davutoğlu çalışkan iki siyaset adamı. Partilerini kurduktan itibaren bugünlere kadar hiç durmaksızın daima faaliyet halindeler. Açık-kapalı toplantılar-mitingler düzenliyor, halkın içine karışıp daima nabız yokluyorlar. 

Gayrette geride kaldıkları söylenemez.

Yeni kurulmuş partilerin çabucak büyük bir ilgi patlaması yaşaması pek görülmez; ilgi vakitle büyüyebilir. Tamam, lakin onlardan az evvel kurulmuş bir diğer parti -İYİ Parti- kısa sayılabilecek bir müddette kalabalık bir kümesi Meclis’e sokmayı başardı; birebir başarıyı tekrarlayabileceği kamuoyu yoklamalarından anlaşılıyor.

Her ne kadar DEVA ve Gelecek’te başkanlarının isimleri öne çıkıyor olsa da, her iki partide siyasi hayatın içinden, bürokrasiden, milletlerarası deneyime sahip, pek çok istikametten dikkate alınmaya kıymet şahsiyetler bulunuyor.

Ekonomi konusunda ve diplomasi alanında parlamış, iş dünyasından, akademik hayattan çok sayıda parlak şahsiyet.

Bütün bu gerçekleri üst üste koyduğumda şu soruya makul bir yanıt bulamıyorum: İktidarın zaafları bu kadar ortaya çıkmışken, muhalefette GÜZEL Parti şöyle ya da bu türlü ilgi görürken, DEVA ve Gelecek partileri kendilerine taraftar bulmakta neden zorlanıyor?

Daha da tuhafı, her çeken gün oylarını artırmalarına şahit olunması gerekirken, kamuoyu yoklamalarına da yansıyacak biçimde bu iki partinin gördüğü ilginin son vakitlerde azalmasıdır.

Neden, neden, neden?

Kendi hesabıma bu soruya verebileceğim keskin bir karşılığım yok.

Partilerin idaresinde yer alanlar, sonuçlarını görmezden gelmek yahut ciddiye almamak yerine, değişik sorulara verilen karşılıklara bakarak, kendilerinin ve partilerinin atağa kalkmalarını sağlayacak ipuçlarını çabucak her araştırmada bulabilirler.

Onlar açısından teselli manasında söylenebilecek tek şey şu: Seçim yeterli ki geçen hafta yapılmadı, uygun ki bu pazar da seçim yok. Bugünkü imgelerini değiştirmeyi getirecek sıçramayı seçime kadar geçecek müddet içerisinde gerçekleştirmeleri hâlâ mümkün.

Yeter ki, yanlışsız tespitler istikametinde önlemler alabilsinler.

Deva ve Gelecek partilerinin birinci seçimin ‘sürpriz partileri’ olmasını bekleyenler çok.

Ben de onlardanım.

*Bu yazı fehmikoru.com adresinden motamot alınmıştır.